I won’t talk anymore, I won’t say harsh words in the morning
for a dream I embroider a flower of pearl on my bosom.
I never knew what you understood from my words,
I spoke the forest’s frightfulness,
the plain’s tranquility,
silenced you slept a long sleep, I saw the dream.
Unceasingly I spoke of a path:
I’m water, I didn’t forget my name,
I spoke of a mountain I came across while wandering;
I didn’t meddle with the world’s affairs, the world does not console me,
does not hold me, wandering around in its dirt still I came out clean.
I carry a pearl-like flower in my bosom: this is a spell I had cast against life
I don’t speak anymore, if I broke your heart know that I’ve fallen beside you.
Birhan Keskin, “Water” (English translation: George Messo)

Konuşmam artık, ağır sözler söylemem
bir düş için sabahları göğsüme sedeften
bir çiçek işlerim.
Hiç bilmedim, konuştuklarımdan ne anladın,
ormanın korkunçluğunu söyledim,
ovanın serinliğini sustum,
sen uzun bir uykuyu uyudun, ben düş gördüm.
Durmadan bir yoldan söz ettim:
suyum ben, adımı unutmadım,
dolanıp, bir gün yanına düştüğüm
bir dağdan söz ettim;
dünyanın işine karışmadım,
beni avutmaz dünya, beni tutmaz da,
dolanıp içinde kirinin
yine temiz geldim.
Göğsümde sedeften bir çiçek taşırım:
bir büyü bu, hayata karşı yaptırdım
konuşmam artık, kalbini kırdımsa senin
bil ki yanına düştüm.
Birhan Keskin, “Su”

Images by Deniz Ateşböceği