To what extent are we the authors, the creators, of our own experiences? How much are these predetermined by the brains or senses we are born with, and to what extent do we shape our brains through experience? The effects of a profound perceptual deprivation such as blindness may cast an unexpected light on these questions. Going blind, especially later in life, presents one with a huge, potentially overwhelming challenge: to find a new way of living, of ordering one’s world, when the old way has been destroyed.
Oliver Sacks, The Mind’s Eye
Ne ölçüde kendi deneyimlerimizin yazarları, yaratıcılarıyız? Bunların ne kadarı bizimle doğan beyinlerimiz ya da duyularımız tarafından önceden belirlenmiştir ve biz beyinlerimizi ne ölçüde deneyimle biçimlendiriyoruz? Körlük gibi derin bir duyusal yoksunluk bir sorulara umulmadık bir ışık tutabilir. Özellikle ileri yaşlarda kör olmak, insanı devasa ve ezici bir mücadeleye sokar: Eski yol kapandığına göre yaşamanın, dünyasını düzene sokmanın yeni bir yolunu bulmak.
Oliver Sacks, Aklın Gözü (Çeviren: Emre Kapkın), 168