Are you there?

VAR MISIN?

Are you there?

by Ahmet Selcuk İlkan

Bütün beyazlarım kirli

Bütün yeşillerim uzak

Bütün mavilerim kırık

All of my whites are dirty

All of my greens are far away

All of my blues are broken

Avuçlarımda siyahlar

Sırtımda günahlarla geldim sana

Açar mısın kapını

My palms are tarnished

I came to you with my sins like a load on my back

Will you open the door?

Mazinin beşiğinden kalma bu çocuk gözler

Bir de titreyen sesim

Yalnızım yaralıyım eksiğim asiyim

Ve tarih kadar eskiyim

Yeniler misin?

I have childish eyes trapped in the cradle of the past

And a shaky voice

Alone, wounded, negative, rebellious

And I’m as old as history itself

Would you renew me?

Aynı şiirlerde buluşsak artık seninle

Aynı şarkılarda

Hatta aynı kadehlerden içsek yarınları

Ve atsak hayatımızdan ne varsa bizi sıkan

Eski gömlekleri ayakkabıları

Giydiğimiz o boğazlı kazakları

Ve yürüdüğümüz

O dar çıkmaz sokakları

If we were to find one another in the same poems

The same songs

Even drinking from the same glasses

And rejecting from our lives all that bores us

Old sweaters and shoes

Those turtlenecks we wore

And those narrow, dead-end streets 

That we walk

Ertelenmiş günleri yaşasak el ele

Bir zeytin dalı uzatsak hayata

Yeniden çiçekler eksek bahçelere

Menekşeler büyütsek

Ve beraber büyüsek

Kaldığımız yerden

El atsak el değmemiş gecelere

Ve el ele koşsak yepyeni şiirlere

Var mısın?

Those days that must somehow have been delayed,

If we were to live them hand-in-hand

Extending an olive branch to life

Were we to plant new flowers in the garden

If we grew violets

And grew together

Were we to toss off some nights and grab others

From the place where we stay

And run hand-in-hand into completely new poems

Are you there?

English translation by E. Geddes

Leave a Reply

%d bloggers like this: